İnteraktif Eğitim
- testimiz.com
- Test Çöz
- 8. Sınıf
- Türkçe
- Parçada Yardımcı Düşünce
Test Çöz,Parçada Yardımcı Düşünce Değerlendirme Testi, Parçada Yardımcı Düşünce Testi, Parçada Yardımcı Düşünce Testi, Parçada Yardımcı Düşünce Değerlendirme Testi, Kazanım Değerlendirme, Kazanım Değerlendirme Testi, Kazanım Testi, Parçada Yardımcı Düşünce Kazanımları, Parçada Yardımcı Düşünce Kazanım Testi, Parçada Yardımcı Düşünce Kazanım Değerlendirme, Test, Değerlendirme, Değerlendirme Testi, Süreç Değerlendirme, Süreç Değerlendirme Testi, Süreç Testi, | |
|
|
Ziyaretçi Ya Da Üyelerimiz Tarafından Eklenen Hiç Bir Içerikten Www.Testimiz.Com Sorumlu Değildir. Telif Hakları Kapsamına Giren Dosyaları Lütfen bildiriniz. | |
Eklenme tarihi | 19 Temmuz 2015 Pazar 20:57 |
---|---|
Gönderen | Testimiz.com |
Görüntülenme Sayısı: | 7457 |
![]() |
|
Testi Çözmeye Başla | |
Test Kategorisine Geri Dön| | Test Anasayfaya Geri Dön |
|
Benzer Dokümanlar |
Test hakkında |
|
Bu oyunu oynamanın birçok şekli var. Bunlardan biri “mantar etkisi” yaratmak. Bunun için herkes iki eliyle kumaşı tutar. Sonra kumaşı olabildiğince havaya kaldırır. Aşağı indirirken hep birlikte büyük balonun altına girmeye çalışılır. Bu sırada yerinizi değiştirerek oyunu daha eğlenceli hâle getirebilirsiniz.
1.Soru Türk halk edebiyatında şiir, anonim ve bireysel olmak üzere iki kolda toplanabilir. Anonim olanlar, başlangıçta bir kişi tarafından söylenmiş veya yazıya geçirilmiş halkın ortak duygu ve düşüncelerini aksettiren ürünlerdir. Bunlar sözlü gelenekte yaşadıkları zamana göre değişikliklere uğradıkları için tam bir sanat seviyesine ulaşamamışlardır.
2.Soru Dildeki ilk kelimelerin ortaya çıkışı sebepsizdir. Milletler nesneleri farklı şekillerde adlandırmış- lardır. Görme organına Türkçede “göz”, Farsçada “çeşm”, Arapçada “ayn” denmektedir. Aslında bu kelimelerle görme organı arasında hiçbir ilgi yoktur. Buna rağmen milletlerin her ferdi, oturup karar vermiş, anlaşmış gibi aynı kelimeden aynı nesneyi anlamaktadır.
3.Soru Öyküde temel bir olay vardır. Bu olay başlangıç- tan sonuca doğru giden herhangi bir olayın anlık parçasıdır. İşte öyküler, o bir anlık parça içerisindeki insanı inceler. Ancak herhangi bir şey veya bir hayvan da öykünün konusu olabilir. Kişilerin sayıca az olması ve yaşantılarının bir yönünün anlatılması öykülerin en belirgin özelliğidir. Bu sebeple öyküler yoğun ve dolgun bir nitelik taşır.
4.Soru Yine Marmara! Geminin tam burnuna oturmuşuz. Geminin burnu açık denizlere sesleniyor: “Vardaaa!” Kalbim, kalbim saatli bomba mı denir? Ha patladı, ha patlayacak! Geminin burnundayız, gidiyoruz. Sahilden, hızlı ve emin gidiyoruz. İstanbul ufalıyor. İstanbul uzaklaşıyor. Gözlerimizi sonuna kadar açmış ona bakıyoruz. O kim bilir, kimlere bakıyor?
5.Soru Gezi yazısının başarılı olması yazarının iyi bir gözlemci olmasına bağlıdır. Önceden gezilecek yerler hakkında çeşitli kaynaklardan bilgi edinmek gözlemin başarısını arttırır. Ancak her gezgin ilginç olanı yakalayamaz. Kimileri bir yerin yöresel yemeklerine takılıp kalırken, bazı gezi yazarları insanların ortak yanlarını ortaya çıkarır. Bölgenin doğal ve tarihsel güzellikleri yanında tartışmalara, yakınlaşmalara, dostluklara da dikkat çeker.
6.Soru Gezi yazısının başarılı olması yazarının iyi bir gözlemci olmasına bağlıdır. Önceden gezilecek yerler hakkında çeşitli kaynaklardan bilgi edinmek gözlemin başarısını arttırır. Ancak her gezgin ilginç olanı yakalayamaz. Kimileri bir yerin yöresel yemeklerine takılıp kalırken, bazı gezi yazarları insanların ortak yanlarını ortaya çıkarır. Bölgenin doğal ve tarihsel güzellikleri yanında tartışmalara, yakınlaşmalara, dostluklara da dikkat çeker.
7.Soru İki tilki dost olup gece gündüz birlikte gezmeye başlar. Bir gün avcılar bunların peşine tazılarını salıverirler. Can derdine düşen tilkiler birbirlerinden ayrılırlar. Biri, ciğer yakıcı bir sesle bir daha nerede buluşabileceklerini sorar; diğeri ise ayrılık yarası ve dert ateşiyle belki bir kürkçü dükkânında buluşabileceklerini söyler.
8.Soru Eline geçen her şeyi amaçsızca okuyan bir okur, hem zamanını gereksiz yere harcar hem de dağınık bir bilgi yığınına döner. Walter Winkelman, bir denemesinde eline geçen her şeyi büyük bir açlıkla okuyan okuyucuları “ayaklı sözlük”e benzetir. Bu kişilerin edindikleri bilgiler ilk bakışta “göz kamaştırıcı” görünse bile yüzeysel olduğu için gazete ve dergi bulmacalarını çözmekten başka bir işe yaramaz.
9.Soru
Sanatçının görevi dünyanın ahlakını düzeltmek olmamalıdır.Sanatçı dünyayı ahlak ilkesiyle değil, başka yönlerden düzeltir.O, dünyaya ruhsal bir anlam kazandırır, düşünceyi, sözcüğü, imgeyi kendi yaşamını örnek olarak kullanarak yaşamın bütününü göz önüne serer.Onun işi canlandırmaktır, başka bir şey değil.
10.Soru |